“Hayat yaptığımız tercihlerdir.”
Nerde okuduğunu hatırlamadığı bu söz yalnızca içinde yankılanmakla kalmayıp dudaklarından bir anda dökülüvermişti Murat’ın arabaya binerken.
“Anlamadım.” dedi İrem.
”Öyle bir söz işte… Hayat yaptığımız tercihlerdir. Öyle midir gerçekten?”
“Bilmem… Bazen belki…” alışkın değildi Murat’ın bu şekilde konuşmalarına İrem. Şaşırmıştı haliyle ama ardında ne olduğunu merak ediyordu sözlerinin, “Sence?”
“Aslında sen verdin cevabını… Bilmem, bazen, belki… Bazen kendimiz yaparız tercihlerimizi ama bazen… Kim isterdi ki o gün böyle bir kazanın olmasını. Bizim orda oluşumuz, senin kıza koşup yardım etmiş olman… Sonrası… Kerem’in ölümü… Hangisi bizim tercihimizdi ki… Hayat yaptığımız tercihler değildir. Başımıza gelen olaylara verdiğimiz tepkilerdir denilebilir belki. Ama çoğu zaman hayat tercihleri bize bırakmaz. Kendisi yaşatır yaşatmak istediğini. En kötüsü de ne biliyor musun? Sanki biz öyle tercih etmişiz gibi gösterir. Biz bile inanırız buna. Kendi yaptıklarımızın sonuçlarına katlandığımızı zannederiz. Neyse işte… Tercih ya da değil… Bitecek sonunda…”
“Anlamıyorum Murat, ne bitecek?”
Gülümsedi Murat. Cevap vermedi. Uzun zamandır bu kadar mutlu hissetmemişti.
Deniz Kıyısı’nın önüne geldiklerinde İrem önce tabelaya sonra Murat’ın hala gülümseyen yüzüne baktı. İndiler. Koluna girmesi için başıyla işaret etti Murat İrem’e.
“Hatırladın mı burayı?”
“Hatırlamalı mıyım?”
Deniz, önce kapıdan içeri giren kadını, daha sonra kolundaki adamı gördü.
Deniz, önce kendisine yardım eden kadını, daha sonra hayatına giren adamı gördü.
Ayağa kalktı. İçeri giren çiftin yanına yaklaştı.
“Hoş geldiniz.” dedi İrem’e…
Murat’la göz göze geldiler.
İşte olmuştu.
Murat hiçbir şey söylemeden her şeyi itiraf etmiş, kaderini Deniz’in ellerine bırakmıştı. Bir yıldır kadere karşı gelmek, yaşadığı her şeyin derin hesaplarını yapmak yormuştu Murat’ı. İşte öylece oradaydı. Deniz’in ellerindeydi şimdi. Üstelik Deniz de en az Murat kadar farkındaydı bu durumun.
Her şey yapılabilirdi böyle bir durumda. Bir çığlık bile yeterdi aslında içindeki her şeyi anlatmaya. Hafif bir baş dönmesi yaşadı Deniz. Hayatının en zor “hoş geldiniz”’iydi… Ve birazdan hayatının en zor “hoş bulduk”unu duyacaktı.
Her şey yapılabilirdi böyle bir durumda…
Sanki hep başına geleceğini bildiği bir olayın kendisini değil bugün yaşanacağını öğrenmişti sadece… Ya da hep bildiği bir kötü haberi bir kez daha bir başkasından duyar gibi…
Her şey yapılabilirdi böyle bir durumda…
Bir daha yaşasa aynı olayı belki de çok daha farklı bir tepki verirdi. Ya da ne kadar yaşarsa yaşasın buydu, bu kadardı işte bütün öfkesi, sitemi, küskünlüğü, tepkisi…
“Hoş bulduk canım.” dedi İrem, “Hatırladın mı beni?”
Tekrar göz göze geldiler Murat’la…
“Hatırladım” diyemedi… Gözleri İrem’in gözlerine saplandı, gözleri doldu, gözleri büyüdü…
Tam ‘evet’ anlamında başını sallayacaktı ki… İzin vermedi gözlerinin doluluğu, ağlayarak sarıldı İrem’in boynuna…
Hayatındaki iki kadın…
Sarılmışlardı karşısında Murat’ın…
Onlardan uzaklaşıp İrem’den ayrıldığı masaya oturdu. Bir sigara yaktı. Hayatın kendisi için yapacağı tercihi izlemeye koyuldu. Ne konuşulur ne olur ne biter… Kim kazanır kim kaybeder bilmiyordu. Zaten bir yıldır, hatta önceki dönemde de hayatını hep kaybetme kaygısıyla yaşamıştı. En azından bu sefer öyle olmamalıydı…
İrem, gözlerini silerek karşısına oturdu Murat’ın.
“Teşekkür ederim.” Dedi, “İhtiyacım varmış.”
Önündeki küllükte biriken küle sigarasıyla şekiller çiziyor, bu sayede hiç bakmıyordu İrem’in yüzüne.
“Burayı nerden buldun, bu kadına ne zaman ne şekilde ulaştın, ulaşınca O’nu nasıl tanıdın bilmiyorum. Ama şu anda tek düşündüğüm… Sana zannettiğimden çok daha fazla ihtiyacım varmış… Teşekkür ederim Murat. O gün bırakıp gitmediğin için değil, beni her seferinde kendine yeniden aşık edebildiğin için, çocuğumun babası olduğun için. Şu anda karşımda durduğun için… Bırakıp gitsen de değerdi her şeye…”
Söndürdü sigarasını, uzanıp elini tuttu İrem’in, “Ben sana teşekkür ederim. Beni her seferinde tekrar ben yapabildiğin için…”
Sözünü Deniz’in elinde tepsiyle yanlarında belirmesinin üzerine yarıda kesti.
Yüzünü yıkamış, saçlarını yeniden taramış, hafif bir makyaj yapmış, üstünü başını hatta içini düzeltmiş bir şekilde Murat’ın gözlerinin içine doğru:
”Birer kahve içeriz diye düşündüm.” diyerek tepsiyi masaya bıraktı.
İrem'in yanına oturdu...
45 dakika - 45 dakika ayna