İrem, bir yandan araba kullanırken, sağ tarafında Murat’ın yüzüne bakmaya çalışıyordu:
“Senin canın mı sıkkın?”
“Hayır, nerden çıktı?”
“Beş karış surat, hem gel, öğle yemeği yiyelim beraber diyorsun, gelince de surat yapıyorsun.”
Arabanın bu tarafını hiç sevmemişti Murat. Sadece kontrolü sürekli elinde tutmak istediğinden değil, aynı zamanda yanındaki araba kullanırken kendisini çok boş hissetmesindendi.
“Nereye gidiyoruz?”
“Bilmiyorum ki, değişik bir yere gidelim”, diye yanıtladı İrem
“Bilmiyorsan nereye sürüyorsun arabayı, peki?”
“Öyle sürüyorum işte, bir kafe, restoran falan görürüz yol üstünde diye…”
“Bak ilerde sağda bir kafe gibi bir yer var.”
“Tamamdır, küçük bir yere benziyor ama sen daha fazla dayanamayacaksın açlığa sanırım.” dedi İrem, arabayı yaklaştırırken kenara.
Alaycı bir ifade belirdi Murat’ın yüzünde:
“Sanki büyük bir yere girince daha çok doyuyor karnın.” diye mırıldandı.
Duymazlıktan geldi İrem.
Köşede, cam kenarındaki masalardan birine oturdular. Murat’ın sigara yakmasıyla, başını, incelediği menüden kaldırdı İrem:
“Ne yapıyorsun sen? Yemekten önce yakmasaydın bari!”
“Aç değilim ben zaten.”
“Aç değilsin! Canım, sen çağırdın gel yemek yiyelim beraber diye.”
“İrem, ben aslında konuşmak için çağırdım seni.”
Garson siparişi almaya geldi.
“Ben bir kahve alacağım. Sütsüz, şekersiz.” dedi Murat.
“Siz ne alırsınız hanımefendi?” diye sordu garson İrem’e dönerek.
“Ben bir şey almayacağım. Teşekkür ederim.”
Garsonun gitmesiyle elini tuttu İrem Murat’ın:
“Projeyle ilgili bir sorun mu var?”
Alaycı gülümsemesi gitmişti Murat’ın yüzünden.
“Hayır.”
“İşyerinde bir şey mi oldu?”
“Hayır İrem. Bizimle ilgili.”
“Nedir?”
“Bunu sana anlatmam çok güç. Sanırım biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var.”
“Nasıl yani yalnız kalmaya ihtiyacın var?”
“Kendimi çok bunalmış hissediyorum. Seninle ilgili veya değil. Bilmiyorum. Aslında evlilik hayatı mı yoksa sen misin beni mutsuz kılan…”
“Mutsuz kılan mı?” diye sözünü kesti İrem Murat’ın, garson kahveyi masaya bırakırken.
“Yani mutsuz derken... Bir bunalma var bende. İnan ben de ne olduğunu tam bilmiyorum.”
“Ne yapmak istiyorsun Murat?”
“Bir süre ayrı bir eve çıkmak, kendime kalmak istiyorum.”
“Ne kadar süre?”
“Bilmiyorum.”
“Ben biliyorum... Sıkıldın Murat… Sıkıldın… Benden, evimizden, evlilikten… Her şeyden… Bu kadar dayanabilmene bile şaşırmalı! İlk günden beri belliydi böyle olacağı. Ama inandım sana. Ya da inanmak istedim… Güvenmek istedim. Çok mu şey istedim? Biraz olsun inanmak istedim kocama… Çok şey istemişim! İstediğin kadar yalnız kalabilirsin…” Ağlayarak kalktı ayağa. Koşar adımlarla çıktı kafeden.
Şebnem’i ararken bir sigara daha yaktı Murat.
“Alo?”
“Selam, ne yaptın ev işini?” diye sordu sigarasından çektiği dumanı üflerken.
“Buldum bir daire. Dayalı döşeli, şirkete de yakın. Akşam gider bakarız birlikte.”
“Tamamdır. Birazdan gelirim ben zaten.”
“Sen ne yaptın? Konuşabildin mi?”
“Konuştum...”
“Ne dedi?”
“Sıkıldığımı söyledi.”
“Haksız da sayılmaz sanırım.”
“Doğru da, ben sadece biraz zaman istiyorum. Birazcık da olsa kendime kalmak...”
“Sen kendine kalmak istemiyorsun Murat. Sen İrem’e kalmamak istiyorsun. Heyecan arıyorsun Murat.”
“Heyecan arasaydım başka birini arardım ya da ne bileyim aldatırdım İrem’i. Ama ben sadece yalnız kalacağım.”
“Bazen yalnızlığımızın yerini hiç kimse dolduramaz. Kimi bulursan bul yalnızlığının verdiği heyecanı vermez. Bunu sen de biliyorsun. Karından ayrı bir evde yaşamaya karar verdin. Çok da güzel bir tepki bekleyemezdin.”
“Şebnem, inan söylediklerinden hiç bir şey anlamıyorum şu anda.”
“Neyse boşver… Nerdesin, gelip alayım seni istersen?”
“Kafenin birindeyim. Bilmiyorum yerini. Nasıl söyleyeceğimi düşünürken dikkat etmedim hiç nereye gittiğimize. Bir taksiye biner gelirim.”
“Tamamdır, görüşürüz o zaman, konuşuruz gelince.”
“Görüşürüz.”
Telefonu kapattı, sigarasını söndürürken hesabı isteyecek oldu. Vazgeçip kasada ödemeye karar verdi.
“Kusura bakmayın” dedi parayı kasadaki kıza uzatırken, “Az önce biraz rahatsızlık verdik sanırım.”
“Hiç sorun değil… Olur böyle şeyler… ”, gülümsedi Murat’a, para üstünü uzatırken.
“Teşekkür ederim. Kolay gelsin.” diyerek kapıya yöneldi Murat.
“İyi günler.” diye seslendi arkasından…
Kasadaki kız… Deniz…
“Senin canın mı sıkkın?”
“Hayır, nerden çıktı?”
“Beş karış surat, hem gel, öğle yemeği yiyelim beraber diyorsun, gelince de surat yapıyorsun.”
Arabanın bu tarafını hiç sevmemişti Murat. Sadece kontrolü sürekli elinde tutmak istediğinden değil, aynı zamanda yanındaki araba kullanırken kendisini çok boş hissetmesindendi.
“Nereye gidiyoruz?”
“Bilmiyorum ki, değişik bir yere gidelim”, diye yanıtladı İrem
“Bilmiyorsan nereye sürüyorsun arabayı, peki?”
“Öyle sürüyorum işte, bir kafe, restoran falan görürüz yol üstünde diye…”
“Bak ilerde sağda bir kafe gibi bir yer var.”
“Tamamdır, küçük bir yere benziyor ama sen daha fazla dayanamayacaksın açlığa sanırım.” dedi İrem, arabayı yaklaştırırken kenara.
Alaycı bir ifade belirdi Murat’ın yüzünde:
“Sanki büyük bir yere girince daha çok doyuyor karnın.” diye mırıldandı.
Duymazlıktan geldi İrem.
Köşede, cam kenarındaki masalardan birine oturdular. Murat’ın sigara yakmasıyla, başını, incelediği menüden kaldırdı İrem:
“Ne yapıyorsun sen? Yemekten önce yakmasaydın bari!”
“Aç değilim ben zaten.”
“Aç değilsin! Canım, sen çağırdın gel yemek yiyelim beraber diye.”
“İrem, ben aslında konuşmak için çağırdım seni.”
Garson siparişi almaya geldi.
“Ben bir kahve alacağım. Sütsüz, şekersiz.” dedi Murat.
“Siz ne alırsınız hanımefendi?” diye sordu garson İrem’e dönerek.
“Ben bir şey almayacağım. Teşekkür ederim.”
Garsonun gitmesiyle elini tuttu İrem Murat’ın:
“Projeyle ilgili bir sorun mu var?”
Alaycı gülümsemesi gitmişti Murat’ın yüzünden.
“Hayır.”
“İşyerinde bir şey mi oldu?”
“Hayır İrem. Bizimle ilgili.”
“Nedir?”
“Bunu sana anlatmam çok güç. Sanırım biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var.”
“Nasıl yani yalnız kalmaya ihtiyacın var?”
“Kendimi çok bunalmış hissediyorum. Seninle ilgili veya değil. Bilmiyorum. Aslında evlilik hayatı mı yoksa sen misin beni mutsuz kılan…”
“Mutsuz kılan mı?” diye sözünü kesti İrem Murat’ın, garson kahveyi masaya bırakırken.
“Yani mutsuz derken... Bir bunalma var bende. İnan ben de ne olduğunu tam bilmiyorum.”
“Ne yapmak istiyorsun Murat?”
“Bir süre ayrı bir eve çıkmak, kendime kalmak istiyorum.”
“Ne kadar süre?”
“Bilmiyorum.”
“Ben biliyorum... Sıkıldın Murat… Sıkıldın… Benden, evimizden, evlilikten… Her şeyden… Bu kadar dayanabilmene bile şaşırmalı! İlk günden beri belliydi böyle olacağı. Ama inandım sana. Ya da inanmak istedim… Güvenmek istedim. Çok mu şey istedim? Biraz olsun inanmak istedim kocama… Çok şey istemişim! İstediğin kadar yalnız kalabilirsin…” Ağlayarak kalktı ayağa. Koşar adımlarla çıktı kafeden.
Şebnem’i ararken bir sigara daha yaktı Murat.
“Alo?”
“Selam, ne yaptın ev işini?” diye sordu sigarasından çektiği dumanı üflerken.
“Buldum bir daire. Dayalı döşeli, şirkete de yakın. Akşam gider bakarız birlikte.”
“Tamamdır. Birazdan gelirim ben zaten.”
“Sen ne yaptın? Konuşabildin mi?”
“Konuştum...”
“Ne dedi?”
“Sıkıldığımı söyledi.”
“Haksız da sayılmaz sanırım.”
“Doğru da, ben sadece biraz zaman istiyorum. Birazcık da olsa kendime kalmak...”
“Sen kendine kalmak istemiyorsun Murat. Sen İrem’e kalmamak istiyorsun. Heyecan arıyorsun Murat.”
“Heyecan arasaydım başka birini arardım ya da ne bileyim aldatırdım İrem’i. Ama ben sadece yalnız kalacağım.”
“Bazen yalnızlığımızın yerini hiç kimse dolduramaz. Kimi bulursan bul yalnızlığının verdiği heyecanı vermez. Bunu sen de biliyorsun. Karından ayrı bir evde yaşamaya karar verdin. Çok da güzel bir tepki bekleyemezdin.”
“Şebnem, inan söylediklerinden hiç bir şey anlamıyorum şu anda.”
“Neyse boşver… Nerdesin, gelip alayım seni istersen?”
“Kafenin birindeyim. Bilmiyorum yerini. Nasıl söyleyeceğimi düşünürken dikkat etmedim hiç nereye gittiğimize. Bir taksiye biner gelirim.”
“Tamamdır, görüşürüz o zaman, konuşuruz gelince.”
“Görüşürüz.”
Telefonu kapattı, sigarasını söndürürken hesabı isteyecek oldu. Vazgeçip kasada ödemeye karar verdi.
“Kusura bakmayın” dedi parayı kasadaki kıza uzatırken, “Az önce biraz rahatsızlık verdik sanırım.”
“Hiç sorun değil… Olur böyle şeyler… ”, gülümsedi Murat’a, para üstünü uzatırken.
“Teşekkür ederim. Kolay gelsin.” diyerek kapıya yöneldi Murat.
“İyi günler.” diye seslendi arkasından…
Kasadaki kız… Deniz…
45 dakika bolum 12.mp3 - 45 dakika bolum 12