Bölüm 17__"Bize!"
“Üniversitede tanıştık seninle. Beraber ders çalışırdık hatırlıyor musun? Kardeşimle tanıştın sonra… Evlendiniz, güzeller güzeli bir çocuğunuz oldu. Zaman geçti aradan… Sonra bir bakmışız ki aynı iş yerinde çalışıyoruz…”
Lüks bir restoranda karşılıklı oturmuştu iki adam. Duygulandırmıştı Kerem’i Murat’ın içten sözleri. Murat, sabah Kerem’i aramış hem hastane projesinde kendisine en çok destek olanlardan birisi olduğu için baş başa yemek yemek istemiş hem de anlatacakları olduğunu söylemişti.
“Çok güzel günler geçirdik, Murat. Handan’la da konuşuruz bazen. Kaç kişi vardır ki bizim gibi…”
“Tabi ya… İnsanın hayatında kaç kişi olur böyle...” Kadehini kaldırdı Murat, “Biz’e!”
İçkisinden bir yudum aldı Kerem:
“Bir şeyden bahsedeceğini söylemiştin sabah… Ben mi yanlış hatırlıyorum”
Gülümsedi Murat,
“Yok yok… Doğru söylüyorsun.”
“Hayırdır, bir sorun yok umarım.”
“Hayır hayır, önümüze çok güzel bir fırsat çıktı.”
“Fırsat mı? Yeni bir proje falan mı?”
“ Gibi…”
“Bak meraklandım şimdi…”
“Nerden başlasam bilmiyorum Kerem. Bu anlatacaklarımın ikimizin arasında kalacağını bildiğim, senin samimiyetine, kardeşliğimize güvendiğim için seninle açık konuşacağım. Anlatacaklarım sana başta ters gelebilir ama dinledikçe bana hak vereceğine inanıyorum.”
“Acayip meraklandım yaa…”
“Geçen gün beni İsmail Öztürk diye bir adam aradı.”
“İsmail Öztürk… Yabancı gelmiyor sanki…”
“Duymuşsundur. MFN yazılımın ortaklarından.”
“Eee?”
“Bizim ismimizi duyduğunu söyledi, projelerdeki başarımızdan bahsetti.”
“Biz derken?”
“İkimiz, senle ben…”
“Sonra?”
“Senden çekindiği için benimle konuşmayı tercih etmiş.”
“Ne varmış ki benden çekinecek?”
“Sonuçta, ben senin ortağı olduğun firmada müdür olarak çalışıyorum. Bana gelmeyi daha doğru bulmuş. Her neyse, İsmail Bey bana, daha doğrusu bize bir teklifle geldi.”
“Ne teklifi?”
“MFN yazılıma ortak olmamızı istiyor.”
“Ne? Nasıl yani ortak? Anlamadım hiç bir şey!”
“Şöyle ki, elimizde kar oranı yüksek projeler, işi bilen bir ekip var. Bu ekibi, projeleri ve yöneticileriyle beraber kendi bünyesine katmak istiyor.”
“İyi de bu bizim şirketten ayrılmamız anlamına geliyor farkında mısın? Hem diyelim ki sen gittin. Ben zaten bu şirketin ortağıyım.”
“İşte İsmail Bey’in çekincesi de bu yöndeydi. Ama şöyle bir durum var Kerem. Bu şirkette Mehmet Bey yani baban o kadar baskın ki… Yani ikimiz de biliyoruz. Sanki başka bir yer olsa senin kendini gösterebilmen için çok daha fazla fırsat geçecek eline. Bak, Mehmet Bey benim de babam sayılır. Ne kadar sevdiğimi sen bilirsin. Bizim yaptığımız O’nu yarı yolda bırakmak falan değil. Böyle algılama. Biz sadece kendi yolumuzu çiziyoruz.”
“Anlamıyorum Murat. Hem ekibi, projeleri alıp başka bir şirkete geçmekten bahsediyorsun hem de yarı yolda bırakmak değil diyorsun.”
“Bunu, senin söylediğin gibi bir anda yaparsak haklısın. Ama yavaş yavaş, kimseye zarar vermeden hatta herkesin kazançlı çıkacağı şekilde yapabiliriz.”
“Nasıl olacak o?”
“Ben istifamı verip işten ayrılacağım. MFN’e geçeceğim. İkimizin toplam hissesi kadar ortak olacağım. Projelerin bir kısmını alıp bir kısmını burada sana bırakacağım. Ekibi de aynı şekilde. Sen burada bir yandan bu projeleri yürütüp yeni projeler alırken, ben diğer tarafta MFN’deki işleri yoluna koyarak becerip beceremediğimizi göreceğim. Her şey yoluna girdiğinde yeni projelerini Mehmet Bey’e bırakarak benim hisselerimin yarısını alırsın.”
“Aslında burada risk alan sensin gibi duruyor. Hani orada işler yolunda gitmezse falan… Babam seni tekrar kabul etmeyebilir.”
“Evet, kendimi riske atıyorum haklısın. Bir diğer sorunsa para… Kendimi, ikimiz için riske atabilmem için senin parana ihtiyacımız var. Bu da senin riskin oluyor.”
“MFN yazılıma ortak olacak kadar param olduğunu sanmıyorum.”
”Senin yok. Ama kredi çekebileceğin birçok bankanın var.”
Elini yüzüne götürdü Kerem, içkinin etkisini hissetti. Gülümsedi. Başı döner gibi olmuştu. Murat, nasıl olup da bu kadar zekice planlayabiliyordu her şeyi.
Kendisi farkına varmamış olsa da hep O’nun gibi olmak istemişti.
Kendisi farkına varmamış olsa da O bunu hep fark etmişti.
“Bilmiyorum Murat… Biraz düşünmem lazım.”
“Tabi ki düşüneceksin. İçki masasında böyle bir karar verirsen en başta ben vazgeçerim bu ortaklıktan zaten.”
Gülüştüler.
“Ama bir hayal etsene… Babandan ayrı, tek başına, kendi emeğinle geldiğin o pozisyonu, o gücü hisset… Başında baban olmadan yönetici olmak çok daha başkadır eminim...”
“Öyle tabi… Burada kağıt üstünde ortağım ben. Ne yapmışım ki tek kendi kararımla şu şirkette…”
“Hem bak gör sen Kerem, bütün iş çözüldüğünde Mehmet Bey de gurur duyacaktır seninle. Gözü arkada kalmaz ilerde. Kerem tek başına da olsa başardı der… Ama yine de çok iyi düşün… Sen kabul etmezsen başkasına giderim falan demiyorum. Kaçırırız fırsatı. Senden başkasına güvenemem… Kardeşimsin sen benim. Senin de benden başkasına güvenemeyeceğini biliyorum… Ama böyle bir fırsat hayatta bir kere çıkar adamın karşısına.”
“Doğru söylüyorsun… Hayatta bir kere ya çıkar ya çıkmaz…”
“Neden olmasın Kerem! Herkes başarmış, BİZ neden başaramayalım!”
Kadehini tekrar kaldırdı Murat. “Biz’e!” dedi tekrar…
“Biz’e!” dedi Kerem…
45 dakika track 19.mp3 - 45 dakika track 19.